20 Haziran 2007 Çarşamba
Siyasi partiler ve ekonomi programları
Bu seçimlerde ekonomi gündemde değil. Gündemi cumhurbaşkanı seçimi, terör ve laisizm gibi konular işgal ediyor. Ancak bu konularla halkın dar gelirli olan geniş kesimi pek ilgilenmiyor.
Onları öncelikle ekonomik refah düzeyi ilgilendiriyor. Hal böyle olunca, sıkıntısı olan dar gelirli kesimin oyuna talip olan alternatif bir muhalif parti görünmüyor. Yani AKP iktidarı henüz tehdit altında değil.
Terör nedeniyle MHP'nin bir yükseliş yaşayacağına kuşku yok. Güçlü laisizm saikiyle CHP'nin de apartman dairelerinde oturanlardan desteği artacaktır. Ancak DP ortada kalmış görünüyor. Çünkü herhangi bir belirgin mesajları bulunmuyor.
Oysa ekonomide ciddi sorunlar var. İşsizlik 4 yıl boyunca azaltılamadı. Çiftçi bu yıl göreli olarak daha iyi fiyatlar bulmasına rağmen üretim düşmüş durumda. Makroekonomik dengelere gelince...
Temel olarak iki sorun var. Biri malum cari açık, diğeri de henüz farkına vardığımız kamu açığı. Cari açık konusunda muhalefet partilerinin hemen hepsi kaygı dile getiriyor. CHP, MHP ve DP bu açığın daha rekabetçi bir kurla ihracatın artırılmasıyla aşılacağını savunuyor. Bu doğru bir yargı olsa da somut çözümler içermiyor.
Mali disiplinin gevşemesi
Muhalefet partilerinin anlaştığı bir diğer konu ise mali disiplin.. DP de dahil olmak üzere, tüm muhalif partiler milli gelirin yüzde 6.5'i olan faiz dışı fazla hedefini artık gereksiz buluyor. Bunu azaltarak yüzde 3 ya da yüzde 3.5 gibi bir orana düşürmeyi tasarlıyorlar. Oysa bu son derece mahzurlu.
Çünkü kamu mali dengeleri 2007 yılında bozulmaya başladı. Tam bu eşikte Ben gelirsem daha da bozarım demenin bir anlamı yok. Mali piyasaların muhalif partilerden ürkmesinin belki de (temel olmasa da) bir nedeni bu.
Ekonomik dengelerde faizlerin aşırı yüksek olmasından şikâyet ediliyor. Oysa sıkı para politikası sürerken mali disiplinin gevşetilmesi faizleri daha da tırmandırabilir. Sıcak para içeri gelse de çok daha ürkek davranacaktır.
İktidar partisi kamu maliyesinde disiplini elden kaçırmasına rağmen, hiçbir taviz vermeyeceklerini söylüyor. Yani açıkça, piyasaları aldatmaya çalışıyor. Ancak ne yazıktır ki piyasalar buna aldanıyor ya da aldırmıyor. Çünkü piyasalar AKP'nin tek başına iktidarının makro dengeler için son derece sağlıklı olacağını düşünüyor.
Yanlış öneriler
Mevcut hükümet her iki açık konusunda da yanlış politikaları uygulamasına rağmen, muhalefet partileri daha kötü bir doğrultuyu gösteriyor. Bu da bizi umutsuzluğa itiyor. Tarım kesiminde yaşanan kuraklık, girdi pahalılığı ve düşük kur nedeniyle ürün fiyatının ucuz kalması karşısında partiler somut çözümleri ortaya koymuyor.
İhracat artsa da giderek dış rekabette zorlanan sanayi kesiminin yeniden yapılanması konusunda söylenen bir şey yok.
Elbette (TÜSİAD'ın dediğinin aksine ama) işadamı Ferit Şahenk'in dediği gibi terör ekonomik kaygılardan önemlidir. Ancak bu ekonomik konuların göz ardı edilmesini gerektirmiyor. Çünkü hükümetin en başarılı olduğu sanılan büyüme çok maliyetli.
İşsizliği azaltmadığı gibi ortaya koca bir cari açık çıkarıyor. Kaldı ki enflasyon da düşmüyor. Bu sefer hem enflasyonu, hem de dış açığı düşürmek için büyüme frenleniyor. Yani kapıda bizi daha yüksek işsizlik bekliyor.
Doğru politikalarla ortaya çıkılsa halk sıkıntısını sandıkta gösterecektir.
Hurşit GÜNEŞ / MİLLİYET
hgunes@milliyet.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder